'Hastanelerin adı Şifahane olsun' önerisi TBMM'de!


Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER), sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik çözüm önerilerini, bu konuda TBMM'de kurulan araştırma komisyonuna sundu.

Acil Tıp Uzmanları Derneği'nden Prof. Dr. Cuma Yıldırım, komisyona yaptığı yaptığı sunumda, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın halka ve çalışanlara daha doğru anlatılması gerektiğini kaydetti.

Hasta haklarının yanı sıra “Hasta Sorumlulukları ve Sağlık Çalışanlarının Hak ve Sorumlulukları”nın da yazılması, ayrıca bunların medyada ve hastanelerde yazılı ve görsel olarak duyurulması gerektiğini ifade eden Yıldırım, “Her bir sağlık biriminde uluslararası iş güvenliği standartlarına uygun güvenlik kriterleri belirlenmeli ve titizlikle uygulanmalıdır” dedi.

Sağlık çalışanlarının, maddi kaygılardan uzak hizmet etmesi ve meslektaşlarını kötülemekten kaçınması gerektiğini ifade eden Yıldırım, performans sisteminin de tekrar gözden geçirilmesini önerdi.

“Hastanede ombudsman istihdam edilmeli”

“Sağlık yöneticileri ve özellikle sağlık politikalarını belirleyen siyasetçilerin şiddeti kınayan cümlelerle halkı uyarmalı” diyen Yıldırım, şiddetin önlenmesine yönelik şu önerileri getirdi: “Mesai ve nöbet saatleri yeniden düzenlenmelidir. Uzun çalışma süreleri kısaltılmalı, daha insani sınırlara getirilmelidir. Hasta memnuniyetinin yanı sıra, çalışan memnuniyeti de sağlıkta kalite ölçümünde önemli bir kriter olarak belirlenmelidir. Sağlık çalışanlarına, mesleki eğitimleri aşamasından başlayarak 'İletişim, Kriz Yönetimi, Öfke Kontrolü ve Hasta Hakları; Mesleki Riskler ve Hizmet İcapları' konusunda eğitimler verilmelidir. Sağlık hizmetinin diğer kamu hizmetlerinden farklılık arz ettiği; insanların sağlık kurumlarında farklı ve daha anlayışlı bir muameleyi hak etmiş oldukları sağlık çalışanlarınca bilinmeli ve bu bilinçle davranmaları sağlanmalıdır. Öte yandan sağlık çalışanlarının da bir makine olmadığı, çalışma şartlarının zor olduğu ve her zaman aynı motivasyonda olamayacakları halka değişik yollarla anlatılmalıdır. Sağlık kurumlarının otopark, güvenlik, misafirhane ve kafeterya hizmetleri yeterli ve fonksiyonel hale getirilmelidir.

Sağlık kurumlarında yaşanabilecek iletişim kazaları, bilgi eksikliği, yanlış anlama ve anlaşılmalardan kaynaklanan problemleri çözmek üzere ombudsmanlık görevi üstlenecek bağımsız denetçilerin veya eğitimli uzman arabulucuların istihdam edilmelidir. Sağlık kurumlarında asılı şikayet levhaları ve numaraları, sağlık personelini potansiyel suçlu konumuna getirdiğinden kaldırılmalıdır. Sağlığa yönelik bazı yanlış algıların değişmesi bakımından, hastane adı 'şifahane;; hasta hakları terimi 'sağlık hakkı' olarak değiştirilmelidir. Hasta ve hasta yakınlarının bilgilendirilmesine özel önem verilmelidir. Bu iş yetkili bir hekim tarafından yapılmalıdır. Yöresel ve kültürel özellikleri de dikkate alarak hasta ve yakınlarıyla yeterli düzeyde iletişim ve empati kurulabilmelidir. Bilgilendirmede gerçek dışı vaatlerde bulunulmamalı, muhtemel riskler anlatılmalıdır. Tüm sağlık örgütleri, sağlıkta görülen şiddet karşısında, söz ve eylem birliği içinde olmalı, bu konu politik ve ideolojik gündemlerin üstünde tutulmalıdır. Medya tarafından takip edilen hastaların, hastalıklarının seyri ile ilgili tatmin edici bilgiler etik değerler çerçevesinde verilmelidir. Yazılı ve görsel medya organlarında uzmanlaşmış 'Sağlık Muhabiri' istihdamı sağlanmalı, medyada 'Sağlık Danışmanlığına' gereken önemin verilmesi sağlanmalıdır. Dizi film, reklam ve film senaryolarında hastane, hastalık ve hekimlik mesleği konusunda doğru mesajlar verilmesi konusunda gerekli girişimler yapılmalıdır. Medyanın kitle eğitimindeki rolü nedeniyle, şiddeti önlemeye yönelik eğitici yayınlar yapılmalı, hekimliğin insanın sağlıklı yaşam hakkına hizmet eden kutsal bir meslek olduğu, diyanet kurumundan da yardım alınarak anlatılmalıdır. Herhangi bir sağlık çalışanına yönelik bir şiddet olduğunda şikayet söz konusu olmadan savcılık kamu davası açmalı, sağlık çalışanı devreden çıkmalıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder